Bitcoin (BTC) $ 62,078.63 0.27%
Ethereum (ETH) $ 2,422.63 0.09%
BNB (BNB) $ 563.20 0.05%
Solana (SOL) $ 143.84 0.47%
XRP (XRP) $ 0.530615 0.46%
Cardano (ADA) $ 0.350071 0.91%
Dogecoin (DOGE) $ 0.109289 0.53%
Al veya Sat Paribu

Tasarruf Ediyor muyuz?

   önce yayınlandı , Son güncelleme    önce

Okuma Süresi: 4 dk

Paylaş:

Değerli okuyucular,

Geçen haftaki yazımda finansal okuryazarlığın ne olduğunu ve en önemlisi ne olmadığını açıklamaya çalışmıştım. OECD’nin yaptığı ölçümlere göre ülkemizin finansal bilgi düzeyi dünya ortalamalarında iken finansal tutum ve davranışın bu kadar iç açıcı olmadığını da belirtmiştim.

Biliyoruz ama sınavdan geçemiyoruz. Peki neden böyle oluyor? Aslında bazı şeyler hem elimizde hem değil. Öncelikle bizim önemli bir tasarruf sorunumuz var.

Dünya eskisine göre daha zengin…buna karşın zengin ile fakir arasındaki uçurum daha da açılıyor. Dünya ticaret pastasından daha az pay alan, ekonomik konjonktürden çok etkilenen gelişmekte olan ülkelerin tasarruf konusunda daha dikkatli olması gerekiyor.

Dünya tasarruf oranlarına bakıldığında durumumuzun pek de parlak olmadığı görülüyor. Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin 1980 yılından günümüze tasarruf oranları var. Görüldüğü üzere yaklaşık 30 yıldır ülkemizin tasarruf oranı %26’nın üzerine çıkmamış.

tasarruf ediyor muyuz 3

Peki diğer ülkelerde durum ne? Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelere yer verdiğim grafikteki bilgilere göre durumumuz çok vahim değil ancak yeterli olmadığı açık. Özellikle yaşanan ekonomik şoklarda, krizlerde bireylerin daha dayanıklı bir finansal durumda olmaları yaşanan olumsuz etkileri azaltabilir. Kata, Singapur ve Çin’in %40’ın üzerinde tasarruflarına sahip olmaları dikkat çekiyor. Diğer yandan ABD’nin %19, İngiltere’nin %13 ile bizden geride olması da ilginç. Tabi bu ülkelerin gelişmiş olduğunu unutmayalım, kişi başına düşen gelirleri bizden oldukça fazla. Bu nedenle tasarruf oranını istikrarlı bir şekilde arttırmanın ülkemizin faydasına olacağı tartışılmaz bir durumdur.

tasarruf ediyor muyuz 4

İç kaynaklardan değil de dış kaynaklardan büyüyen bir ülkenin orta ve uzun vadede yaptığı planlar büyük riskler taşır. Bu nedenle, öncelikli olan tasarruf oranının arttırılması ve tasarruf bilincinin geliştirilmesidir. Bu süreç, uzundur ve sabır ister. Türk toplumunun yüzyıllardır “borçlu bir millet” olma kaderini değiştirmesi kolay değildir. Ancak yapılan düzenlemelerin ve ilerlemelerin kalıcı olması için tasarruf sorunun çözülmesi öncelikli ve elzemdir.

Tasarruf oranımız neden düşük?

Tasarruf yapmakta zorlanan bir ülkeyiz. Tabii bunun hane halkının elinde olmayan bazı sebeplerden kaynaklandığını da kabul etmek lazım. En önemli sebeplerden biri ücretler genel seviyesinin düşüklüğü…yani halk giderlerini karşılayamıyor. Yatırım yapması gerektiğini, enflasyona karşı birikimini koruması gerektiğini bireyler biliyor ancak uygulamada finansal tutum ve davranış tarafı zayıf kalıyor. Alım gücünün enflasyon sebebi ile düşmesi de eklenince durum daha da zorlaşıyor. Bir diğer sebep ise gelişmekte olan ve büyümeye odaklanmış bir ülke olan Türkiye’de tüketimin fazla olmasıdır. Kapitalist sistemin doğasında olan tüketim çılgınlığı ve bireylerin borçlanmasının kolaylaştırılması tasarruf etmememize sebep olan etkenlerdendir. Tüketim çılgınlığı, neoliberal (serbestleşme) akımının bizim gibi ülkelere verdiği bir ödev gibi adeta, daha fazla tüket ki daha çok büyüyesin…modaya uy, dışarıda yemek ye, telefonunu 6 ayda bir değiştir, en iyi arabaya sen bin…çünkü sen özelsin ve bu dünyaya bir kez geldin…TV’yi açın tüm reklamlar bu fikir üzerine kuruludur…En iyisini benim çocuğum giymeli, en iyisine ben layığım çünkü ben özelim fikri bize sadece finansal açıdan değil her açıdan zarar veren bencil bir düşünce şekli…

Türkiye’de 1980’lerden sonra çok şey değişti. Harcamalar, beklentiler de bu değişimden nasibini aldı. Eskiden insanlar önce biriktirir daha sonra satın almak istediği malı, hizmeti alırdı. Ancak günümüzde insanlar satın almak için beklemiyor. Hiç peşinatı olmayan biri bile bankadan kredi çekip ev, araba satın alabiliyor. Kredi çekip tatile gidenler, maaşının iki üç katı değerinde telefon alanlar bile var. Tüketim kalıplarının bu kadar değişmesi bireylerin borçlanma seviyesini ciddi miktarda arttırmıştır.

Aslına burada bir paradoks var. Borçlu ülkelerin daha fazla tasarrufa ihtiyacı varken tasarrufu genellikle gelişmiş ülkelerin yaptığını görüyoruz. Bizim bu kısır döngüden çıkmamız gerekiyor. Bunun için de gayrimenkul, altın ve vadeli mevduattan oluşan yatırım anlayışımızdan sıyrılmamız lazım. Dünya değişiyor, o halde biz neden aynı yerde sayıyoruz?

Yazar: Aysel Gündoğdu

Çok zincirli DeFi dünyası: Difo Finance

Difo Finance, geliştirmeden işletmeye kadar zincirler arası dApp’leri destekleyen çok zincirli bir ara yazılım platformudur. Mevcut blok zinciri trilemmasına ihtiyaç duymadan, Difo Finance tarafından geliştirilen çok zincirli ara yazılım teknolojisi, tüm blok zincirlerini doğrudan birbirine bağlar ve herhangi bir sarma, köprüleme veya saklama görevlisi olmadan verilerin bir blok zincirinden diğerine sorunsuz bir şekilde aktarılmasını sağlar. ...

Bağlantıyı kopyala