Kesinlikle zor zamanlardan geçiyoruz. Doğu Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar ateşten gömlek giydik. Ekonomik toparlanma beklenenden daha uzun sürecek gibi duruyor. Buna rağmen teknolojik gelişmeler durmuyor devam ediyor.
Geçenlerde Huawei’nin her yıl düzenlediği “Huawei Connect” etkinliğine katıldım. Elbette online olarak. Birbirinden güzel sunumları da bu sayede yakaladım… Yoksa zaman ve mekan sınırlaması sebebiyle birçok güzel sunumu kaçırıyorduk. Elbette büyük konferans salonlarının atmosferi bir başka, ancak dünyanın en önemli kişilerini evinizde ve işyerinizde ağırlamak da başka bir keyif.
Sunumlardan bir tanesi dikkatimi çekti: “Temassız ödeme işlemlerinden son gelişmeler.” Türkiye’deki kredi kartlarının %60’ından fazlasını üreten bir teknoloji firmasının bir zamanlar bağımsız yönetim kurulu üyeliğini yapmış olduğum için dikkatimi çekti. Sunumdan anladığım kadarıyla sadece akıllı telefonlar değil, herhangi bir cihazdan da “doğrulama” yapılıp ödeme yapılması artık imkan dahilinde olmuş. Sevindim ama pek şaşırmadım. Sebebini anlatayım.
Aslına bakılırsa, bu yazıyı yazdığım Cup of Joy’un da akıllı cihazlarımıza yüklediği bir cüzdan var. İçtiğimiz kahveler birikiyor ve “bedava kahve” üretiyor. Yani içtiğim kahveye karşı bana alışveriş değeri yaratıyor. Bu işlemin de vergilendirilmiş olduğunu ayrıca söyleyeyim. Yani ikram da olsa müessese bunun vergisini veriyor. Ne demeye getiriyorum? Anlatayım.
Kripto ya da dijital değerlerin kayıt dışı ekonomi oluşturacağına dair endişelerin bir anlamı olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Dijital dünyanın içinde kalan herhangi bir ödeme ya da alışveriş işleminin izlenmesi, dijital dünyanın dışında kalan işlemlerden daha kolay. Dolayısıyla nakit para ile yapılan işlemlerin sıfıra indirilmesi sürecinde, Cup Of Joy’un cüzdan yoluyla, Starbucks ve rakiplerinin uygulamalar yoluyla “kahve içme enerjini kahveye çevir” yaklaşımı tüm mal ve hizmetlere uygulanabilir. Yeter ki rekabet olsun.
Enerjilerin alışveriş değerine çevrilmesi için mutlaka sinerji ve rekabet gerekiyor. Şöyle ki, sürekli hareket eden birimlerin yaydığı enerji ne kadar bir gereklilik ise, en doğru hizmeti vermek isteyenlerin aralarındaki rekabet de o kadar bir gereklilik. Yoksa tüketici neden tercih etsin ki? Ayrıca rekabetin olmadığı yerde zaten tercih yapma hürriyeti de olmayacağı için, başka arayışlar içine girmek gerekecek. Şimdiden kestirmek zor.
Mesela, bir otomobil markası “benim arabadan al, teker döndükçe kripto paran artsın” diye kampanya yaptı geçen yıl. Bu markaya rakip markalar var. Hepsi de kaliteli markalar. Demek ki kaliteli mal veya hizmet üretmek rekabet için yeterli değil. Fazlasını yapmak gerekiyor. İşte bu enerjiler geleceğin dünyasını bugünden şekillendirmeye başladı desem yanlış olmayacak sanırım.
