Finans, Fransızca’dan dilimize geçmiştir. En basit hali ile “para, mal” anlamına gelen finansın yapılabilecek kapsamlı ve yalın tanımını şöyle yapmak mümkün.

Finans, bir bireyin ya da işletmenin parasal kaynak bulması, bulduğu kaynağı verimli bir şekilde kullanması ve bunun için inceleme-araştırma yapmayı ifade eder.

Tanımda belirttiğim üzere finans sadece işletmeler için değil bireyler için de geçerlidir. Toplumu oluşturan en küçük ve en güçlü birimler olan aile bütçesini buna örnek olarak verebiliriz. İlkokula giderken “Aile, toplumun en küçük yapı taşıdır.” cümlesini hepimiz duymuşuzdur. O dönemler bu cümlenin ne anlama geldiğini tam olarak anlamak zor. Toplumları gözlemlemeye başlayınca cümle anlam kazanıyor. Ailenin ekonomide, tüketimde, gelirde zannettiğimizden çok daha derin ve önemli bir rolü var.

Finans ile Muhasebe Aynı Şey mi?

Finans ile muhasebe aynı anlama gelmez. Ülkemizde son on yıldır şirketlerde departmanı olan ve üniversitelerde bölümü açılan finans alanının görev sorumluluğunda finansal kaynak araştırma, kredi ödemelerinin takibi, kâr payı takibi gibi işler yer alır.
Muhasebenin görev alanında ise tüm finansal işlemleri kayıt altına almak, dönem sonu raporlamaları, verginin takibi gibi işlemler yer alır.

Finansçının işleri daha çok geleceğe yönelik risk unsuru içerirken muhasebecinin işleri geçmişe ait işlemlerin kaydı üzerinedir. Finansçı bu yönü ile muhasebeciden ayrılır. Bir finansçının ekonominin, sektörün ve şirketin geleceğini okuyabilmesi için donanımlı ve risk alan bir uzman olması gerekir.

Her ne kadar aynı işleri yapmasalar da finans ve muhasebenin işleri birbirini tamamlar. Bu nedenle muhasebe ve finans terimlerinin birlikte kullanımını sıkça görülür.