Türkiye kriptopara ve blockchain camiasının uzun süredir biraz da korkuyla beklediği vergilendirme konusunda yeni bir haber geldi.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan, 2021-2023 dönemine ait Orta Vadeli Program’da (OVP) “sanal varlıkların” vergilendirilmesi ve takibi konuları da yer aldı.
OVP’de şu ifadeler kullanıldı:
“Dijital olarak alınıp satılabilen ve transfer edilebilen, dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek, bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecektir.”
Eskiden beri aslında Türkiye‘de dijital varlıklarla ilgilenenlerin çoğu asıl olarak sektörün gelişmesi ve ülkeye döviz kazandırabilmesi için öncelikle yasal bir çerçeve yani mevzuat bekliyor. Elbette bu yasal temel ile birlikte vergilendirme ve suçun finansmanının engellenmesi mekanizmalarının da geleceği aşikar. Bunlara itiraz söz konusu olamaz.
Kriptoparalar ve bunları mümkün kılan başta blokchain olmak üzere dağıtık veritabanı teknolojileri (DLT) tüm dünyada çok yeni bir iş kolu. Bu sektörde Türkiye’nin küçümsenmeyecek sayıda ve kalitede insan gücü bulunuyor.
Türkiye bu insan gücünü sektörü boğmayacak ancak sağlam temellere oturtacak bir mevzuat ile kendisi için büyük avantajı ve en önemlisi de döviz kaynağını çevirebilir.
Günümüzde Portekiz, Almanya, Belarus, Malta, Singapur, Slovenya, İsviçre ve Malezya’da kriptoparalardan gelir elde etmek vergiye tabi değil. Bu devletler hiç kuşkusuz henüz yeni olan bu sektörün kendi ülkelerinde gelişmesini amaçlıyor. Adeta önümüzdeki yıllarda altın yumurtlayan tavuğa dönüşecek bu yeni işkolunu daha başlangıçta öldürmemek üzere orta ve uzun vadeli bir strateji belirlemiş durumdalar.
Türkiye, İstanbul’u bir küresel finans merkezi haline getirmek istiyor. İşte DLT ve kriptoparalar bu hedefe ulaşabilmek için en önemli fırsat kapısı olabilir. Sektörü teşvik edecek bir vergi politikası uygulanabilir. Çok az ya da hiç vergi almayan bir çerçeve oluşturulabilir.
Öte yandan küresel olarak bu sektör güven sağlayacak bir çerçeveye de ihtiyaç duyuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren kriptopara ya da DLT şirket ya da girişimlerinin suçun finansmanına karışmadıklarını ya da yatırımcıları çeşitli yöntemlerle aldatamayacaklarını garanti eden bir mevzuat
kolayca ve hızla oluşturulabilir. Böylece tüm dünyada kendileri için sağlam ve güven tesis eden bir hukuki altyapı arayan milyarlarca dolarlık kriptopara ve DLT girişim ve yatırımcı sermayesi Türkiye’ye ve İstanbul Finans Merkezi’ne akabilir.
Türkiye bu konuda bekle gör anlayışına dayalı ya da korku ve korumacılığı önceleyen politikalara prim vermemeli. Çok yeni olan bu alanda erken davranan ve insiyatif alan ülkeler yakın gelecekte trilyonlarca dolara ulaşacak olan bu pastanın en büyük dilimlerini kapacak. Büyük potansiyelimizi, son derece motive ve iyi yetişmiş insan gücümüzü, komplo teorisyenlerinin pompaladığı içi boş korkularla heba etmeyelim.
